Derviş Blog - cüz cüz, sure sure, kuran oku dinle yasin tebareke amme dualar

Yasin Tebareke Amme Amenerresulu oku Dinle, Rabbenağfirli,Ettehiyatu vecettehi duası,Cüz Cüz Hatim oku Derviş Blog

Tûr suresi türkçe okunuş sesli takip

Tûr suresi türkçe okunuş sesli takip


Kuranı kerimin 52. sıradasındaki sure olan (52. sure) Tur suresinin Kolay ezberleme ve doğru okuma için türçe okunuşu ile latin harflerle yazılışını ve anlamını en kolay anlaşılan şekilde biraraya getirdik. dilerseniz surenin sonundan mp3 olarak bu sureyi indirebilirsiniz. Allah Blogumdan faydalananlara zihin açıklığı versin.



tur+suresi+latin+harflerle+yazılışı





Alternatif: >>> İndir


1.ayeti

Tûr 1

  • Vet TURi.
  • بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلطُّورِ
  • (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.
2.ayeti

Tûr 2

  • Ve kitâbin mesTURin.
  • وَكِتَٰبٍ مَّسْطُورٍ
  • (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.
3.ayeti

Tûr 3

  • Fî rakkın menşûrin.
  • فِى رَقٍّ مَّنشُورٍ
  • (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.
4.ayeti

Tûr 4

  • Vel beytil ma’mûri.
  • وَٱلْبَيْتِ ٱلْمَعْمُورِ
  • (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.
5.ayeti

Tûr 5

  • Ves sakfil merfûi.
  • وَٱلسَّقْفِ ٱلْمَرْفُوعِ
  • (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.
6.ayeti

Tûr 6

  • Vel bahril mescûri.
  • وَٱلْبَحْرِ ٱلْمَسْجُورِ
  • (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.
7.ayeti

Tûr 7

  • İnne azâbe rabbike le vâkı’un.
  • إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَٰقِعٌ
  • (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.
8.ayeti

Tûr 8

  • Mâ lehu min dâfiin.
  • مَّا لَهُۥ مِن دَافِعٍ
  • Onu geri çevirecek hiçbir şey yoktur.
9.ayeti

Tûr 9

  • Yevme temûrus semâu mevren.
  • يَوْمَ تَمُورُ ٱلسَّمَآءُ مَوْرًا
  • O gün gök şiddetle sallanıp çalkalanır.
10.ayeti

Tûr 10

  • Ve tesîrul cibâlu seyrâ(seyren).
  • وَتَسِيرُ ٱلْجِبَالُ سَيْرًا
  • Dağlar yürüdükçe yürür.
11.ayeti

Tûr 11

  • Fe veylun yevme izin lil mukezzibîne.
  • فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
  • (11-12) İşte o gün, içine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay hâline!
12.ayeti

Tûr 12

  • Ellezîne hum fî havdın yel’abûn(yel’abûne).
  • ٱلَّذِينَ هُمْ فِى خَوْضٍ يَلْعَبُونَ
  • (11-12) İşte o gün, içine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay hâline!
13.ayeti

Tûr 13

  • Yevme yude’ûne ilâ nâri cehenneme de’â(de’an).
  • يَوْمَ يُدَعُّونَ إِلَىٰ نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا
  • (13-14) Cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, “İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir” denilir.
14.ayeti

Tûr 14

  • Hâzihin nârulletî kuntum bihâ tukezzibûn(tukezzibûne).
  • هَٰذِهِ ٱلنَّارُ ٱلَّتِى كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ
  • (13-14) Cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, “İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir” denilir.
15.ayeti

Tûr 15

  • E fe sihrun hâzâ em entum lâ tubsirûn(tubsirûne).
  • أَفَسِحْرٌ هَٰذَآ أَمْ أَنتُمْ لَا تُبْصِرُونَ
  • “Bu Kur’an mı bir büyü imiş, yoksa siz mi (gerçeği) göremiyormuşsunuz?”
16.ayeti

Tûr 16

  • Islevhâ fasbirû ev lâ tasbirû sevâun aleykum, innemâ tuczevne mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
  • ٱصْلَوْهَا فَٱصْبِرُوٓا۟ أَوْ لَا تَصْبِرُوا۟ سَوَآءٌ عَلَيْكُمْ ۖ إِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
  • “Girin oraya. İster dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir. Size ancak yapmakta olduğunuzun karşılığı veriliyor.”
17.ayeti

Tûr 17

  • İnnel muttekîne fî cennâtin ve naîmin.
  • إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّٰتٍ وَنَعِيمٍ
  • (17-18) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.
18.ayeti

Tûr 18

  • Fâkihîne bi mâ âtâhum rabbuhum, ve vekâhum rabbuhum azâbel cahîm(cahîmi).
  • فَٰكِهِينَ بِمَآ ءَاتَىٰهُمْ رَبُّهُمْ وَوَقَىٰهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ ٱلْجَحِيمِ
  • (17-18) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.
19.ayeti

Tûr 19

  • Kulû veşrebû henîen bi mâ kuntum ta’melûne.
  • كُلُوا۟ وَٱشْرَبُوا۟ هَنِيٓـًٔۢا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
  • (19-20) Onlara, “Dünya’da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için” denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir.
20.ayeti

Tûr 20

  • Muttekiîne alâ sururin masfûfeh(masfûfetin), ve zevvecnâhum bi hûrin înin.
  • مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ سُرُرٍ مَّصْفُوفَةٍ ۖ وَزَوَّجْنَٰهُم بِحُورٍ عِينٍ
  • (19-20) Onlara, “Dünya’da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için” denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir.
21.ayeti

Tûr 21

  • Vellezîne âmenû vettebeathum zurriyyetuhum bi îmânin elhaknâ bihim zurriyyetehum ve mâ eletnâhum min amelihim min şey’in, kullumriin bi mâ kesebe rehînun.
  • وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَٱتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَٰنٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَآ أَلَتْنَٰهُم مِّنْ عَمَلِهِم مِّن شَىْءٍ ۚ كُلُّ ٱمْرِئٍۭ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ
  • İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığı karşılığında rehindir.
22.ayeti

Tûr 22

  • Ve emdednâhum bi fâkihetin ve lahmin mimmâ yeştehûn (yeştehûne).
  • وَأَمْدَدْنَٰهُم بِفَٰكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ
  • Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik.
23.ayeti

Tûr 23

  • Yetenâzeûne fîhâ ke’sen lâ lagvun fîhâ ve lâ te’sîmun.
  • يَتَنَٰزَعُونَ فِيهَا كَأْسًا لَّا لَغْوٌ فِيهَا وَلَا تَأْثِيمٌ
  • Orada, (içilince) boş söz söyletmeyen, günah işletmeyen dolu bir kadehi elden ele dolaştırırlar.
24.ayeti

Tûr 24

  • Ve yetûfu aleyhim gılmânun lehum ke ennehum lû’luun meknûnun.
  • ۞ وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ مَّكْنُونٌ
  • Hizmetlerine verilmiş, kabuğunda saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar.
25.ayeti

Tûr 25

  • Ve akbele ba’duhum alâ ba’dın yetesâelûn(yetesâelûne).
  • وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَآءَلُونَ
  • Birbirlerine dönüp (“Ne iyilik yaptınız da bu nimetlere ulaştınız?” diye) sorarlar.
26.ayeti

Tûr 26

  • Kâlû innâ kunnâ kablu fî ehlinâ muşfikîn(muşfikîne).
  • قَالُوٓا۟ إِنَّا كُنَّا قَبْلُ فِىٓ أَهْلِنَا مُشْفِقِينَ
  • Derler ki: “Şüphesiz daha önce biz, ailemiz içinde yaşarken (Allah’a isyandan) korkardık.”
27.ayeti

Tûr 27

  • Fe mennallâhu aleynâ ve vekânâ azâbes semûm(semûmi).
  • فَمَنَّ ٱللَّهُ عَلَيْنَا وَوَقَىٰنَا عَذَابَ ٱلسَّمُومِ
  • “Allah da bize lütfetti ve bizi iliklere işleyen cehennem azabından korudu.”
28.ayeti

Tûr 28

  • İnnâ kunnâ min kablu ned’ûh(ned’ûhu), innehu huvel berrur rahîm(rahîmu).
  • إِنَّا كُنَّا مِن قَبْلُ نَدْعُوهُ ۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْبَرُّ ٱلرَّحِيمُ
  • “Gerçekten biz bundan önce O’na yalvarıyorduk. Şüphesiz O, iyilik edendir, çok merhametlidir.”
29.ayeti

Tûr 29

  • Fe zekkir fe mâ ente bi ni’meti rabbike bi kâhinin ve lâ mecnûn (mecnûnin).
  • فَذَكِّرْ فَمَآ أَنتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍ
  • (Ey Muhammed!) O hâlde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli.
30.ayeti

Tûr 30

  • Em yekûlûne şâirun neterabbesu bihî reybel menûni.
  • أَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَّتَرَبَّصُ بِهِۦ رَيْبَ ٱلْمَنُونِ
  • Yoksa onlar, “O bir şairdir; onun, zamanın felaketlerine uğramasını bekliyoruz” mu diyorlar?
31.ayeti

Tûr 31

  • Kul terabbesû fe innî meakum minel muterabbisîn (muterabbisîne).
  • قُلْ تَرَبَّصُوا۟ فَإِنِّى مَعَكُم مِّنَ ٱلْمُتَرَبِّصِينَ
  • Onlara de ki: “Bekleyin. Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.”
32.ayeti

Tûr 32

  • Em te’muruhum ahlâmuhum bi hâzâ em hum kavmun tâgûn (tâgûne).
  • أَمْ تَأْمُرُهُمْ أَحْلَٰمُهُم بِهَٰذَآ ۚ أَمْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
  • Bunu kendilerine akılları mı emrediyor, yoksa onlar azgın bir topluluk mudur?
33.ayeti

Tûr 33

  • Em yekûlûne tekavveleh (tekavvelehu), bel lâ yû’minûn(yû’minûne).
  • أَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُۥ ۚ بَل لَّا يُؤْمِنُونَ
  • Yoksa “O Kur’an’ı kendisi uydurup söyledi” mi diyorlar? Hayır, (sırf inatlarından dolayı) iman etmiyorlar.
34.ayeti

Tûr 34

  • Fel ye’tû bi hadîsin mislihî in kânû sâdikîn (sâdikîne).
  • فَلْيَأْتُوا۟ بِحَدِيثٍ مِّثْلِهِۦٓ إِن كَانُوا۟ صَٰدِقِينَ
  • Eğer doğru söyleyenler iseler, haydi onun gibi bir söz getirsinler!
35.ayeti

Tûr 35

  • Em hulikû min gayri şey´in em humul hâlikûn (hâlikûne).
  • أَمْ خُلِقُوا۟ مِنْ غَيْرِ شَىْءٍ أَمْ هُمُ ٱلْخَٰلِقُونَ
  • Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar?
36.ayeti

Tûr 36

  • Em halakûs semâvâti vel ard(arda), bel lâ yûkınûn(yûkınûne).
  • أَمْ خَلَقُوا۟ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ ۚ بَل لَّا يُوقِنُونَ
  • Yoksa, gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar kesin olarak inanmıyorlar.
37.ayeti

Tûr 37

  • Em indehum hazâinu rabbike em humul musaytırûn(musaytırûne).
  • أَمْ عِندَهُمْ خَزَآئِنُ رَبِّكَ أَمْ هُمُ ٱلْمُصَۣيْطِرُونَ
  • Yoksa, Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Ya da her şeye hâkim olan kendileri midir?
38.ayeti

Tûr 38

  • Em lehum sullemun yestemiûne fîh(fîhî), fel ye’ti mustemiuhum bi sultânin mubîn(mubînin).
  • أَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ فِيهِ ۖ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُم بِسُلْطَٰنٍ مُّبِينٍ
  • Yoksa onların, kendisi vasıtasıyla (ilâhî vahyi) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? (Eğer varsa) dinleyenleri, açık bir delil getirsin!
39.ayeti

Tûr 39

  • Em le hul benâtu ve le kumul benûn(benûne).
  • أَمْ لَهُ ٱلْبَنَٰتُ وَلَكُمُ ٱلْبَنُونَ
  • Yoksa, kızlar O’na (Allah’a) da oğullar size mi?
40.ayeti

Tûr 40

  • Em tes’eluhum ecren fe hum min magremin muskalûn(muskalûne).
  • أَمْ تَسْـَٔلُهُمْ أَجْرًا فَهُم مِّن مَّغْرَمٍ مُّثْقَلُونَ
  • Yoksa sen onlardan (tebliğ görevine karşılık) bir ücret istiyorsun da onlar, borçtan ağır bir yük altında mı kalmışlardır?
41.ayeti

Tûr 41

  • Em indehumul gaybu fe hum yektubûn (yektubûne).
  • أَمْ عِندَهُمُ ٱلْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَ
  • Yoksa, gayb ilmi onların yanında da ondan mı yazıyorlar?
42.ayeti

Tûr 42

  • Em yurîdûne keydâ(keyden), fellezîne keferû humul mekîdûn(mekîdûne).
  • أَمْ يُرِيدُونَ كَيْدًا ۖ فَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ هُمُ ٱلْمَكِيدُونَ
  • Yoksa, bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Asıl, inkâr edenler tuzağa düşecek olanlardır.
43.ayeti

Tûr 43

  • Em lehum ilâhun gayrullâh(gayrullâhi), subhânallâhi ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).
  • أَمْ لَهُمْ إِلَٰهٌ غَيْرُ ٱللَّهِ ۚ سُبْحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
  • Yoksa, onların Allah’tan başka bir ilâhı mı var? Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.
44.ayeti

Tûr 44

  • Ve in yerev kisfen mines semâi sâkıtan yekûlû sehâbun merkûm(merkûmun).
  • وَإِن يَرَوْا۟ كِسْفًا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ سَاقِطًا يَقُولُوا۟ سَحَابٌ مَّرْكُومٌ
  • Gökten düşmekte olan parçalar görseler, “Bunlar, üst üste yığılmış bulutlardır” derler.
45.ayeti

Tûr 45

  • Fe zerhum hattâ yulâkû yevmehumullezî fîhî yus’akûne.
  • فَذَرْهُمْ حَتَّىٰ يُلَٰقُوا۟ يَوْمَهُمُ ٱلَّذِى فِيهِ يُصْعَقُونَ
  • Artık sen çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hâllerine bırak.
46.ayeti

Tûr 46

  • Yevme lâ yugnî anhum keyduhum ‏şey’en ve lâ hum yunsarûn(yunsarûne).
  • يَوْمَ لَا يُغْنِى عَنْهُمْ كَيْدُهُمْ شَيْـًٔا وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ
  • O gün tuzakları kendilerine hiçbir fayda vermeyecektir ve kendilerine yardım da edilmeyecektir.
47.ayeti

Tûr 47

  • Ve inne lillezîne zalemû azâben dûne zâlike ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
  • وَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ عَذَابًا دُونَ ذَٰلِكَ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
  • Şüphesiz zulmedenlere bundan başka bir azap daha var. Fakat onların çoğu bilmezler.
48.ayeti

Tûr 48

  • Vasbir li hukmi rabbike fe inneke bi a’yuninâ, ve sebbih bi hamdi rabbike hîne tekûmu.
  • وَٱصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَإِنَّكَ بِأَعْيُنِنَا ۖ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ
  • Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin, kalktığında Rabbini hamd ile tespih et.
49.ayeti

Tûr 49

  • Ve minel leyli fe sebbihhu ve idbâren nucûmi.
  • وَمِنَ ٱلَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَإِدْبَٰرَ ٱلنُّجُومِ
  • Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışı sırasında O’nu tespih et.


önceki sure
Zariyat Suresi
Sonraki Sure
Necm Suresi



< - >

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya Bir Yorum bırakarak sayfaya değer katabilirsiniz..

❗ Yorumlar Denetlendikten sonra yayınlanır ❗