Derviş Blog - cüz cüz, sure sure, kuran oku dinle yasin tebareke amme dualar

Yasin Tebareke Amme Amenerresulu oku Dinle, Rabbenağfirli,Ettehiyatu vecettehi duası,Cüz Cüz Hatim oku Derviş Blog

Mürselat suresi türkçe okunuş sesli takip

Mürselat suresi türkçe okunuş sesli takip


Kuranı kerimin 77. sıradaki 77. suresi (77. sure) Mürselat suresinin Kolay ezberleme ve doğru okuma için okunuşu ile latin harflerle yazılışını ve anlamını en kolay anlaşılan şekilde biraraya getirdik. dilerseniz mp3 olarak bu sureyi indirebilirsiniz. Allah Blogumdan faydalananlara zihin açıklığı versin.



murselat+suresi+latin+harflerle+yazılışı





Alternatif: >>> İndir


1.ayeti

Mürselat 1

  • Vel murselâti urfâ(urfen).
  • بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلْمُرْسَلَٰتِ عُرْفًا
  • (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
2.ayeti

Mürselat 2

  • Fel âsıfâti asfâ(asfen).
  • فَٱلْعَٰصِفَٰتِ عَصْفًا
  • (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
3.ayeti

Mürselat 3

  • Vennâşirâti neşren.
  • وَٱلنَّٰشِرَٰتِ نَشْرًا
  • (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
4.ayeti

Mürselat 4

  • Fel fârikâti ferkâ(ferkan).
  • فَٱلْفَٰرِقَٰتِ فَرْقًا
  • (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
5.ayeti

Mürselat 5

  • Fel mulkıyâti zikrâ(zikren).
  • فَٱلْمُلْقِيَٰتِ ذِكْرًا
  • (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
6.ayeti

Mürselat 6

  • Uzren ev nuzrâ(nuzren).
  • عُذْرًا أَوْ نُذْرًا
  • (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
7.ayeti

Mürselat 7

  • İnnemâ tûadûne levâkı’(levâkıun).
  • إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَٰقِعٌ
  • (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
8.ayeti

Mürselat 8

  • Fe izen nucûmu tumiset.
  • فَإِذَا ٱلنُّجُومُ طُمِسَتْ
  • Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman,
9.ayeti

Mürselat 9

  • Ve izes semâu furicet.
  • وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ فُرِجَتْ
  • Gök yarıldığı zaman,
10.ayeti

Mürselat 10

  • Ve izel cibâlu nusifet.
  • وَإِذَا ٱلْجِبَالُ نُسِفَتْ
  • Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman,
11.ayeti

Mürselat 11

  • Ve izer rusulu ukkıtet.
  • وَإِذَا ٱلرُّسُلُ أُقِّتَتْ
  • Peygamberler için (ümmetlerine şahitlik etmek üzere) vakit belirlendiği zaman (kıyamet gerçekleşir).
12.ayeti

Mürselat 12

  • Li eyyi yevmin uccilet.
  • لِأَىِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ
  • (Bu) hangi güne ertelenmiştir?
13.ayeti

Mürselat 13

  • Li yevmil fasl(fasli).
  • لِيَوْمِ ٱلْفَصْلِ
  • Hüküm ve ayırım gününe.
14.ayeti

Mürselat 14

  • Ve mâ edrâke mâ yevmul fasl(fasli).
  • وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا يَوْمُ ٱلْفَصْلِ
  • Hüküm ve ayırım gününü sen ne bileceksin.
15.ayeti

Mürselat 15

  • Veylun yevmeizin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
  • وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
  • O gün vay yalanlayanların hâline!
16.ayeti

Mürselat 16

  • E lem nuhlikil evvelîn(evvelîne).
  • أَلَمْ نُهْلِكِ ٱلْأَوَّلِينَ
  • Biz öncekileri helâk etmedik mi?
17.ayeti

Mürselat 17

  • Summe nutbiuhumul âhırîn(âhırîne).
  • ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ ٱلْءَاخِرِينَ
  • Sonra arkadan gelenleri de onların peşine takacağız.
18.ayeti

Mürselat 18

  • Kezâlike nef’alu bil mucrimîn(mucrimîne).
  • كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِٱلْمُجْرِمِينَ
  • Biz suçlulara işte böyle yaparız.
19.ayeti

Mürselat 19

  • Veylun yevmeizin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
  • وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
  • O gün vay yalanlayanların hâline!
20.ayeti

Mürselat 20

  • E lem nahlukkum min mâin mehîn(mehînin).
  • أَلَمْ نَخْلُقكُّم مِّن مَّآءٍ مَّهِينٍ
  • Biz sizi bayağı bir sudan (meniden) yaratmadık mı?
21.ayeti

Mürselat 21

  • Fe cealnâhu fî karârin mekîn(mekînin).
  • فَجَعَلْنَٰهُ فِى قَرَارٍ مَّكِينٍ
  • (21-22) Sonra onu belli bir süreye kadar sağlam bir yerde (ana rahminde) tuttuk.
22.ayeti

Mürselat 22

  • İlâ kaderin ma’lûm(ma’lûmin).
  • إِلَىٰ قَدَرٍ مَّعْلُومٍ
  • (21-22) Sonra onu belli bir süreye kadar sağlam bir yerde (ana rahminde) tuttuk.
23.ayeti

Mürselat 23

  • Fe kadernâ fe ni’mel kâdirûn(kâdirûne).
  • فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ ٱلْقَٰدِرُونَ
  • Sonra da ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim verenleriz!
24.ayeti

Mürselat 24

  • Veylun yevmeizin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
  • وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
  • O gün vay yalanlayanların hâline!
25.ayeti

Mürselat 25

  • E lem nec’alil arda kifâtâ(kifâten).
  • أَلَمْ نَجْعَلِ ٱلْأَرْضَ كِفَاتًا
  • (25-26) Biz yeryüzünü dirileri de ölüleri de toplayan (bir yurt) yapmadık mı?
26.ayeti

Mürselat 26

  • Ahyâen ve emvâtâ(emvâten).
  • أَحْيَآءً وَأَمْوَٰتًا
  • (25-26) Biz yeryüzünü dirileri de ölüleri de toplayan (bir yurt) yapmadık mı?
27.ayeti

Mürselat 27

  • Ve cealnâ fîhâ revâsiye şâmihâtin ve eskaynâkum mâen furâtâ(furâten).
  • وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَٰسِىَ شَٰمِخَٰتٍ وَأَسْقَيْنَٰكُم مَّآءً فُرَاتًا
  • Orada sabit yüce dağlar yaratmadık mı, size tatlı bir su içirmedik mi?
28.ayeti

Mürselat 28

  • Veylun yevmeizin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
  • وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
  • O gün vay yalanlayanların hâline!
29.ayeti

Mürselat 29

  • İntalikû ilâ mâ kuntum bihî tukezzibûn(tukezzibûne).
  • ٱنطَلِقُوٓا۟ إِلَىٰ مَا كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ
  • Onlara şöyle denecek: “Yalanlamakta olduğunuz şeye (cehennem azabına) gidin.”
30.ayeti

Mürselat 30

  • İntalikû ilâ zıllin zî selâsi şuâb(şuâbin).
  • ٱنطَلِقُوٓا۟ إِلَىٰ ظِلٍّ ذِى ثَلَٰثِ شُعَبٍ
  • (30-31) “Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur.”
31.ayeti

Mürselat 31

  • Lâ zalîlin ve lâ yugnî minel leheb(lehebi).
  • لَّا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِى مِنَ ٱللَّهَبِ
  • (30-31) “Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur.”
32.ayeti

Mürselat 32

  • İnnehâ termî bi şerarin kasr(kasri).
  • إِنَّهَا تَرْمِى بِشَرَرٍ كَٱلْقَصْرِ
  • Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.
33.ayeti

Mürselat 33

  • Ke ennehu cimâletun sufr(sufrun).
  • كَأَنَّهُۥ جِمَٰلَتٌ صُفْرٌ
  • Bunlar sanki birer kızıl devedir.
34.ayeti

Mürselat 34

  • Veylun yevmeizin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
  • وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
  • O gün vay yalanlayanların hâline!
35.ayeti

Mürselat 35

  • Hâzâ yevmu lâ yentıkûn(yentıkûne).
  • هَٰذَا يَوْمُ لَا يَنطِقُونَ
  • Bu, konuşamayacakları gündür.
36.ayeti

Mürselat 36

  • Ve lâ yu’zenu lehum fe ya’tezirûn(ya’tezirûne).
  • وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ
  • Onlara izin de verilmez ki, özür dilesinler.
37.ayeti

Mürselat 37

  • Veylun yevmeizin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
  • وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
  • O gün vay yalanlayanların hâline!
38.ayeti

Mürselat 38

  • Hâzâ yevmul fasl(fasli), cema’nâkum vel evvelîn(evvelîne).
  • هَٰذَا يَوْمُ ٱلْفَصْلِ ۖ جَمَعْنَٰكُمْ وَٱلْأَوَّلِينَ
  • Bu, hüküm ve ayırma günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya toplamışızdır.
39.ayeti

Mürselat 39

  • Fe in kâne lekum keydun fe kîdûn(kîdûni).
  • فَإِن كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ
  • Eğer bir tuzağınız varsa, haydi bana tuzak kurun!
40.ayeti

Mürselat 40

  • Veylun yevmeizin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
  • وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
  • O gün vay yalanlayanların hâline!
41.ayeti

Mürselat 41

  • İnnel muttekîne fî zılâlin ve uyûn(uyûnin).
  • إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى ظِلَٰلٍ وَعُيُونٍ
  • Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, gölgeler içinde ve pınar başlarındadırlar.
42.ayeti

Mürselat 42

  • Ve fevâkihe mimmâ yeştehûn(yeştehûne).
  • وَفَوَٰكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ
  • Canlarının çektiği meyveler içerisindedirler.
43.ayeti

Mürselat 43

  • Kulû veşrebû henîen bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
  • كُلُوا۟ وَٱشْرَبُوا۟ هَنِيٓـًٔۢا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
  • “Yapmakta olduğunuz şeylere karşılık afiyetle yiyin için.”
44.ayeti

Mürselat 44

  • İnnâ kezâlike neczîl muhsinîn(muhsinîne).
  • إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِى ٱلْمُحْسِنِينَ
  • Şüphesiz biz iyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.
45.ayeti

Mürselat 45

  • Veylun yevmeizin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
  • وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
  • O gün vay yalanlayanların hâline!
46.ayeti

Mürselat 46

  • Kulû ve temetteû kalîlen innekum mucrimûn(mucrimûne).
  • كُلُوا۟ وَتَمَتَّعُوا۟ قَلِيلًا إِنَّكُم مُّجْرِمُونَ
  • Ey inkâr edenler! (Dünyada) yiyin ve birazcık yararlanın! Şüphesiz sizler suçlularsınız.
47.ayeti

Mürselat 47

  • Veylun yevmeizin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
  • وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
  • O gün vay yalanlayanların hâline!
48.ayeti

Mürselat 48

  • Ve izâ kîle lehumurkeû lâ yerkeûn(yerkeûne).
  • وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱرْكَعُوا۟ لَا يَرْكَعُونَ
  • Onlara, “Rükû edin (namaz kılın)” dendiği zaman rükû etmezler.
49.ayeti

Mürselat 49

  • Veylun yevmeizin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
  • وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
  • O gün vay yalanlayanların hâline!
50.ayeti

Mürselat 50

  • Fe bi eyyi hadîsin ba’dehu yu’minûn(yu’minûne).
  • فَبِأَىِّ حَدِيثٍۭ بَعْدَهُۥ يُؤْمِنُونَ
  • Onlar artık ondan (Kur’an’dan) sonra hangi söze inanacaklar?



< - >

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya Bir Yorum bırakarak sayfaya değer katabilirsiniz..

❗ Yorumlar Denetlendikten sonra yayınlanır ❗