Beled suresi türkçe okunuş sesli takip
Kuranı kerimin 90. sıradaki 90. suresi (90. sure) Beled suresinin Kolay ezberleme ve doğru okuma için okunuşu ile latin harflerle yazılışını ve anlamını en kolay anlaşılan şekilde biraraya getirdik. dilerseniz surenin sonundan mp3 olarak bu sureyi indirebilirsiniz. Allah Blogumdan faydalananlara zihin açıklığı versin.
1.ayeti
Beled 1
- Lâ uksimu bi hâzel beled(beledi).
- بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ لَآ أُقْسِمُ بِهَٰذَا ٱلْبَلَدِ
- (1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.
2.ayeti
Beled 2
- Ve ente hıllun bi hâzel beled(beledi).
- وَأَنتَ حِلٌّۢ بِهَٰذَا ٱلْبَلَدِ
- (1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.
3.ayeti
Beled 3
- Ve vâlidin ve mâ veled(velede).
- وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ
- (1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.
4.ayeti
Beled 4
- Lekad halaknel insâne fî kebed(kebedin).
- لَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ فِى كَبَدٍ
- (1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.
5.ayeti
Beled 5
- E yahsebu en len yakdira aleyhi ehad(ehadun).
- أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ
- İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
6.ayeti
Beled 6
- Yekûlu ehlektu mâlen lubedâ(lubeden).
- يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُّبَدًا
- “Yığınla mal harcadım” diyor.
7.ayeti
Beled 7
- E yahsebu en lem yerahû ehad(ehadun).
- أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُۥٓ أَحَدٌ
- Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor?
8.ayeti
Beled 8
- E lem nec’al lehu ayneyn(ayneyni).
- أَلَمْ نَجْعَل لَّهُۥ عَيْنَيْنِ
- (8-10) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?
9.ayeti
Beled 9
- Ve lisânen ve şefeteyn(şefeteyni).
- وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ
- (8-10) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?
10.ayeti
Beled 10
- Ve hedeynâhun necdeyn(necdeyni).
- وَهَدَيْنَٰهُ ٱلنَّجْدَيْنِ
- (8-10) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?
11.ayeti
Beled 11
- Fe laktehamel akabete.
- فَلَا ٱقْتَحَمَ ٱلْعَقَبَةَ
- Fakat o, sarp yokuşa atılmadı.
12.ayeti
Beled 12
- Ve mâ edrâke mel akabeh(akabetu).
- وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْعَقَبَةُ
- Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?
13.ayeti
Beled 13
- Fekku rekabetin.
- فَكُّ رَقَبَةٍ
- O tutsak bir boynu çözmek (köle azat etmek)tir.
14.ayeti
Beled 14
- Ev ıt’âmun fî yevmin zî mesgabeh(mesgabetin).
- أَوْ إِطْعَٰمٌ فِى يَوْمٍ ذِى مَسْغَبَةٍ
- (14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
15.ayeti
Beled 15
- Yetîmen zâ makrabeh(makrabetin).
- يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ
- (14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
16.ayeti
Beled 16
- Ev miskînen zâ metrabeh(metrabetin).
- أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ
- (14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
17.ayeti
Beled 17
- Summe kâne minellezîne âmenû ve tevâsav bis sabri ve tevâsav bil merhame(merhameti).
- ثُمَّ كَانَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلْمَرْحَمَةِ
- (17-18) Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir.
18.ayeti
Beled 18
- Ulâike ashâbul meymeneh(meymeneti).
- أُو۟لَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ
- (17-18) Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir.
19.ayeti
Beled 19
- Vellezîne keferû bi âyâtinâ hum ashâbul meş’emeh(meş’emeti).
- وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَا هُمْ أَصْحَٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ
- Âyetlerimizi inkâr edenler ise; kötülüğe batmış kimselerdir.
20.ayeti
Beled 20
- Aleyhim nârun mu’sadeh(mu’sadetun).
- عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌۢ
- Üzerlerinde etrafı sımsıkı kapatılmış bir ateş vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Buraya Bir Yorum bırakarak sayfaya değer katabilirsiniz..
❗ Yorumlar Denetlendikten sonra yayınlanır ❗